Ana içeriğe atla

Kazım

Beypazarlı genç, beş vakit namaz kıldırmanın dışında, köylüyle iç içe yaşamaya başlar, kendini çok sevdirir. Gitar çalmayı bildiği için çocuklara gitar dersleri vermeye başlar, gençlerle top oynar. Köyün gözbebeği olur.

Maaşının çok azını harcar, geri kalanıyla gençlerin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışır. Bir önceki imam zamanında, imamın yakınından geçmeyen gençler, bu çocukla büyük bir dostluk ilişkisine girerler. Akşamları altı liseli gence üniversiteye hazırlık için kimya, fizik, matematik dersleri verir.



Oysa köyde üç öğretmen vardır, onlar öyle bir çaba göstermezler. Çocukları Mardin’deki kiliselere, Urfa’daki tarihi ve dini mekânlara gezmeye götürür. Oraları hayatlarında görmemiş olan çocuklar çok sevinirler.



Bir düğün gecesi köyün erkeklerine namaz kıldırırken, köyü basan adamlar onlarca insanı kalaşnikoflarla tarar ve herkesi öldürürler. Genç Kazım da oracıkta ölür. Mardin’deki Bilge Köyü katliamı!

Katliam sonrası köylülerle yapılan soruşturma sırasında ortaya çıkar bu çocuğun köylüde yarattığı değişim. Köydeki üç öğretmen davetli oldukları hâlde düğüne katılmamıştır. Köyün sakat köpeği Dolly’i sahiplenip bakmış, tüm gençlere hayvan sevgisini aşılamış Kazım’ın bir tarikatla, cemaatle de ilişkisi yok.



Anadan babadan işini iyi yapmayı, girişimci olmayı öğrenmiş. Geçtiğimiz ay 16 öğrencisi köyden kalkıp, başlarında köyün yaşlısı Osman Çelebi, Beypazarı’na Kazım Ozan’ın mezarının başına geldiler. Hüngür hüngür ağladılar. Onlarla anlaşabilmek için Kürtçe öğrenen Kazım Ağabeylerine dua ettiler.



İmam olacaksanız böyle imam olun.

Bu ülkenin aydın insanını dinden soğutmaya çalışmadan, her şeyi korku kültürüne dayatmadan öğretmeye çalışın. Ben okudum Kur’an-ı Kerim’i, cehennemden çok cenneti anlatıyor. Siz Cuma’ya geldiğimde bana hep cehennemi anlatıyorsunuz.

Camiye mi geldik, Burger King’e mi belli değil. Ateş seni çağırıyo!

Sevgi kültürü şahane bir şeydir.

1950’li yıllar, Fatih Camisi imamı teravihten sonra büyüklere dermiş ki: “Şimdi dışarıda yirmi dakika bekleyin, çocuklar biraz camide oynasınlar.” Çocuklar caminin içinde oynar dururlarmış. Böyle sever çocuklar dini. Korkutularak değil.

Ahmet Şerif İzgören