Ana içeriğe atla

Zenginliğimiz

Kadının biri, cömert olduğu söylenen yaşlı bir bilgeye gidip:

– Bu şehirde benden fakir insan yok!. demiş. Bana biraz yardım eder misiniz?

Bilge adam, kadının kucağındaki bebeğin bir ipeği andıran yanaklarını okşayıp öptükten sonra:

– Demek fakirsin!. demiş. Hem de çok fakir. Ama karşılıksız yardım yapmak, âdetim değil!. Eğer yardım istiyorsan, çocuğunun parmağını satman gerekir..



Kadın, önce deli olduğunu sanmış bilgenin. Daha sonra da, kötü bir şaka yaptığını… Ama adam ciddî görünüyormuş.

Kadına bir kese altın uzatıp:



– Ayak parmağına da razıyım!. demiş. Zaten cerrah olduğumdan, ona acı çektirmem

Kadın, bütün kanını donduran bu teklif üzerine kaçmayı düşünürken, adam:

– Sadece tırnağını söksem de olur! diye devam etmiş. Biliyorsun zamanla yenisi çıkar.

Kadın, bu ruh hastasına daha fazla dayanamamış. Ve kapıyı çarpıp uzaklaşırken, adam onun arkasından:



– Nasıl bir fakir olduğunu anlayamadım!. diye bağırmış. Kucağındaki hazinenin tırnak kadar bir parçasını, bir kese altına değişmiyorsun!

Bazen o kadar başka şeylere yoğunlaşır kafamızdan sürekli olarak o düşünceleri geçiririz ki, elimizde var olan zenginliklerin farkında bile olmayız.



Sağlık gibi… Evlat gibi… Ana, baba ve kardeş gibi…

Hepimiz günlük telaşların içinde bizi mutlu edebilecek pek çok anı göremiyoruz, fark edemiyoruz ya da yeteri kadar önem veremiyoruz.

Hayat böyle böyle akıp gidiyor.

Hepimiz bu akışın içinde mutlu olmayı bekliyoruz. Oysa hayat çok basit!

Sadece içinde yaşadığımız anı kaçırmayalım yeter.

Zenginliğimizin ailemiz olduğunu unutmayalım yeter.

Gün içinde bizi mutlu eden öyle çok şey oluyor ki!

Hayat çok güzel, hepimiz için.